25 Mayıs 2012 Cuma

Siktir Git



Bazı insanları cidden anlamıyorum ya. Baya baya anlamıyorum. Hayır bana yalancı derler ya bide boğazlarına yapışasım geliyor. Eski bir arkadaşım şuan hayatımda olmayan biriyle arkadaştı, sürekli benim profiline baktığını söyledi o hayatımda olmayan kişinin. Benim kimlerle küsüp kimlerle arkadaş olduğuma falan bakıp aptalca yorumlar yapıyormuş. Oysa ki kendini öyle bir övdürürdü ki. Sözde kimse umrunda olmazdı, sanalla ilgilenmezdi, takip etmezdi, götüne takmazdı, arkadan konuşmazdı. Oysa ki ben kendi hayatımı yaşarken o arkamdan yok onunla barışmış, yok bununla barışmış yüzsüz falan diyormuş. Ben onu kıçıma takmazken, yazdıklarımı üzerine falan alınıyormuş. Gururluyum diye dolanıyorlar birde ortalıkta. Ben en azından takip ediyorsam söylüyorum, özlediysem söylüyorum. Artık cidden çok sıktılar. Siktir olup git derken bile kendileri yapışıyorlar. Ha şuan sen beni takip ettiğin için bunları yazıyorsun diyorsundur. Şuan cidden sıkıldığım bunaldığım için yazıyorum bunları. Ve inşallah o burayı okuyordur. Üzerinede alsın bir zahmet. Şuan hala okumaya devam ediyorsan, Allah aşkına SİKTİR GİT hayatımdan, takip etmeyide bırak.


19 Mayıs 2012 Cumartesi

İstersen...

İstersen sev istersen sevme.
İstersen nefret et istersen etme.
İstersen deli gibi aşık ol istersen olma.
İstersen gül istersen gülme.
İstersen ağla istersen ağlama.
İstersen sil at istersen atma.
İstersen unut istersen unutma.
İstersen başkalarıyla çık istersen çıkma.
İstersen sevmiyorum de istersen seviyorum de.
İster iste ister isteme, ben seni her şeye rağmen seviyorum.
Unutma, ben ta en başında beni sevmediğini bildiğim halde seni sevdim.


18 Mayıs 2012 Cuma

Ben Değil, Gözlerim



Hani hep demiştim ya, sevgine inanmıyorum diye. Bak yanılmamışım. O gülü attığım için hiç pişman değilim biliyor musun? Hemde hiç. Gerçek yüzünü gördüm böylece. Hala keşke atmasaydın diyenler var, aptallar mı onlar? Onlara gerçek yüzünü göstermedin mi yoksa? Hani demiştin ya, onu sevdiğimi inandırmak için kalbimi mi sökmem lazım diye. Gerek kalmadı. Çünkü beni sevmediğini gerçekten anladım. Belki o Hafizeye söylediklerinden sonra hala sevdim seni, doğru. Ama Aleynaya dediğin şey var ya, işte onu duyduğum an içimden bir parça koptu gitti sanki. Ağlıyamadım, çünkü sana değmezdi. Bırak seni sevmeyi, sana bakmaya bile değmezdi. O gözlerimin önüne gelme olur mu? Görmesinler seni, çünkü her seferinde daha çok seviyorlar seni. Ben değil bak, gözlerim. Seni her gördüklerinde daha çok seviyor, daha çok nefret ediyorlar. Her seferinde bunu yaşamamak için bir an önce gitmek istiyorum şu koskoca şehirden. Ben hala sana seni seviyorum diyebiliyorsam yüzsüzlüğümden değil, içten sevdiğimden. Artık gözlerimin önüne perde olma, çünkü onlar aynı perdeyi her seferinde görmekten bıktılar.

17 Mayıs 2012 Perşembe

Mutluyum Diyebiliyorum

Farkettimde eskiden kendi kendimi mahfetmişim. Eskiden sanal için saatlerce ağlamıştım bile ya. Tam bi geri zekalıymışım. O zamanlar beni bu sanala bağlayan dostlarımmıydı bilemiyorum. Ama onlar olamaz. Şuan eskilerden bir kaçı yanımda. Ve nedense sanallarla artık eskisi gibi kakara kikiri değilim. Sadece mutluluk veriyorlar bana. Gidişleri gelişleri beni hiç üzmüyor. Eskiden sanaldan bir kişiyle gerçekten çok mutluydum yalan değil. Ama farkettim, o olmasa da oluyormuş. Oysa ki eskiden her küstüğümüzde ölüyor gibiydim. Şaka gibi. Ama şuan aşık olduğum çocuk var, arkadaşlarım var gerçekte. Ve ben böyle gerçekten mutluyum. Sanaldan artık Evrim yetiyor. Belki yanımda olması saçma ama beni mutlu ediyor :) Evet, sanalda daha mutlu olduğum insanlar vardı, hatalarım yüzünden kaybettim. Ama bu benim için sorun değil. Çünkü sanaldı. Şimdi her şey geçmişte kaldı. O kadar mutluyum ki. Eskiler hala sanalla takılırken (:D) ben gerçeklerleyim. Eskiden bu denli "Mutluyum" demiyordum. Şuan öyle içten "Mutluyum" diyorum ki. Hiç ağlamıyorum, üzmüyorum kendimi. Sevdiğim çocuk beni seviyor, arkadaşlarım hep benimle. Yeteri ve gerektiği kadar konuşuyoruz. Çok eğleniyoruuz. Ben onlara içten "kardeşim" diyebiliyorum en önemlisi de. Çünkü sır tutabiliyorlar, hele ki bizim grubumuzu görmeniz gereek... Zeynep,ben,Hafize,Yaren,Emeel... Neyse ki artık, herkesin bilmesi gereken çoğu şeyin en başı; "Mutluyum" diyebiliyorum.

15 Mayıs 2012 Salı

Dışarıda ki Mutluluk, Farkına Var

İnsanlar ne kadar garip. Umrumda değil diyip, hala yazdıklarımı üstlerine alınıyorlar. Yok sözler yazmalar yok affetmemler. Ben bundan cidden çok sıkıldım. Ben kendi hayatımı yaşarken hala defterinde ismimin bulunması ne garip? Bir de umursamıyorlar sözde. Ben ilk defa kendimi böyle görüyorum biliyor musun?Eskiden ne kadar aptalmışım, o kadar çok değer verip sevmişim ki. Onlar her seferinde çekip giderken, ben her seferinde barışma çabasına girmişim. Neden? Aptallığımdan. Kendimi onlara o kadar bağlamışım ki, onlarsız yapamaz olmuşum. Sanala nasılda bağlamışlar beni. Neyse ki şuanda kendi hayatımla ilgileniyorum. Sanallarla değil. Gerçekte beni üzücek hiçbir şey yokmuş meğerse. Dünya bilgisayarda değil, dışarıdaymış. Sanaldan dolayı bir ara okulumdan, gerçek arkadaşlarımdan ne kadar da çok kopmuşum. Dışarıda ki mutluluğun farkına varmamışım. Ama neyse ki değiştiğimin farkındayım. Artık ne gidenlerin arkasından dur, ne de beni üzenlerin arkasından ağlıyorum. Evet belki hislerimi değiştiremiyorum, özlediğim insanlarda oluyor. Ama onlar için artık köpek gibi ağlamıyorum. Değmiyor çünkü. Ben daha önce yaşananlara bakmıyorum çünkü, şuan yanımda mı değil mi ona bakıyorum. İnsanlarda bunun farkına varıp, onların umrumda olmadığını bilmeleri gerek. Çünkü boşu boşuna onlara döneceğimi sanıyorlar, yanılıyorlar.

8 Mayıs 2012 Salı

Birbirimize Göre Değiliz.

Sebebi, tarifi yok. Birbirimize göre değiliz sadece.                  
                                                                                                                                                
     

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Anı Yaşa

Yeni bir gün ve ben gene sensizim. Gerçi alıştım ama hani olur ya, her insan girdiği hayatta iz bırakır. Aynı o şekilde işte. Farketmedik ama hayatımızda her şey değişti. Değişmedi desekte. Her şey değişti, bizde değiştik. Ama hala o ilk günkü gibi değil miyiz? Sen Dağhancı ben Sarpcı. O ilk gündeki gibi birbirimizi tanıma çabasında değil miydik? Eski günlere dönmeyi isterdim ben mesela. Olduğun yerde gelecek deme, geldi de. Mutlu olacağız deme, mutluyuz de. "Anı yaşa" misali. Keşke diyorum şimdi, eski günlerimizde sana doysaydım, buluşsaydık, istediklerimizi yapsaydık, görseydim bir kere. İşte benim hayallerimde bunlar.

Son Söz

Ben senden önce ölmek isterim. Aslında gerçektende senden önce öldüm diyebilirim. Evet biraz basit oldu bu. Farkeder mi sence nefes almam? Herkesin elbet nefesi söner değil mi? Evet, kanıtlayabilirim. Sen benim nefesimdin. Gittin ve ben söndüm. Nefes alamamak nasıl bir duygu sen bunu biliyor musun? Hani böyle duvarların üstüne üstüne gelmesi. Daralmak, ağlamaktan başının zonklaması. En sevdiğin şarkıların bile başını şişirmesi. İnsanların üzerine üzerine gelmesi, dışarı çıksanda koca gökyüzünün küçük gelmesi. Sen bunları yaşadın mı sevdiğim? Belki de yaşadın. Belki de sahteydi gülüşlerin. Belki de yanından geçerken hep kokumu ciğerlerine çektin. Öyle bir derin nefes aldın ki, ciğerlerin birbirine sürtüştü. Kokumu çekmek için tüm havayı, tüm kokumu soludun. Belki de, nefesim, kokum içinde kalsın diye kokumu hep ciğerlerinde sakladın. Belki de o sıra öldün sevdiğim. Belki de o nefesimi, o kokumu ciğerlerinden çıkardın. Bir ucunda ölüm, bir ucunda nefesim. Sen bunu hiç tattın mı sevdiğim? Ben hep bunu yaşıyorum biliyor musun? Çünkü , ben senin kokunu bilmiyorum sevdiğim. Ben senin kokunu hiç tatmadım. Hergün senin kokundur diye soluyabildiğim kadar hava soludum. Ara sıra ağzı kokan pisliklerinde nefesi kaçmadığı değil.. Gülümsüyorsun değil mi... İşte o gülüş için ben her şeyimi vermeye razıydım sevdiğim. Seninle olmak için gerekirse her şeyimi satardım. Donsuz bile kalabilirim. Oysa ki bu söylediklerim senin için küçük bir oyun. Yaşadıklarımız küçük bir sevinç, gülümseme. Hani çocuklar cips alır, içinden oyuncak çıkarda sevinirler ya. Sonra da o oyuncak kaybolur... Bizimki de böyleydi sevdiğim. Ben istedim ki hep o oyuncak benim olsun, hiç kaybetmeyeyim. Belki de çok istedim seni, ne dersin? Belki de o kadar çok istedim ki... Kendimi kaybetmeyi bile göze aldım. Ahh, tamam dur saçma oldu değil mi? Kendimi kaybedersem nasıl seninle olabilirim? Bunu bile göze aldım ben. Sen mutlu ol diye, senin için defalarca ağlamamak için kendimi kaybetmeyi göze aldım... Bunları ben düşünürken sen belki de oynaşıp gülüşüyorsun,yemek yiyor, arkadaşlarınla dolaşıyorsun. Benim boğazımdan tek lokma geçemezken sen nasıl bensiz yemek yedin? Ben sadece belki seni görebilirim hayaliyle hep cama çıktım, defalarca unutmak için ismini yazıp karaladım.. Ha bide adını tükenmezle, karalamayı kurşun kalemle yaptım... Mantıklı değil mi? Ben senin ismini hiç karalıymadım.. Peki söyler misin bensiz nasıl nefes alıyorsun? Peki beni hemen nasıl unutabildin? Seni sevdiğimden dolayı üstün görmüyorum sevdiğim. Çünkü bu unutmaların, silmelerin benim için o kadar zor ki. Sen bunları tek saniyede yapabiliyorsun... Elbet herkesin son sözleri vardır değil mi? Benim son sözümde şu olsun; BENSİZ YAPAMA.