22 Ekim 2012 Pazartesi
Ama olsun, kardeşlerim onlar benim değil mi?
Bilmezler benim içimi. Öyle kolay kolayda dökmem zaten. Üzmem başkalarını. Onların dertlerini dinler, yorum yaparım. Mutluymuş gibi yaparım hep. Aslında takmamda fazla öyle. Şükrederim hep halime. "Keşke" demem hiç. Allah öyle uygun görüyorsa bitmiştir zaten. Siklemem ki ben zaten. Gelen gelir giden gider. Gizli üzülürüm ben, gizli ağlarım. Tek başıma. Sıçratmam kimseye. Kendimle konuşurum. Kimsede sormaz zaten bana "Nasılsın?" diye. Sorarlar belki de, iyiyim derim hep. Çünkü kötü dediğimde genelde işleri çıkıyor da. Ama olsun, kardeşlerim onlar benim değil mi? Onlar üzülür hep. Ben dinlerim onları. Canları sıkılınca ben güldürür oyalarım. Gün biter, ben biterim. Onlar farkına varmazlar. Olsun, kardeşlerim onlar benim değil mi? Durgunlaşırım bazen. Bağırmak isterim böyle. Bağırırım, duymaz kimse beni. İçimden bağırırım ben çünkü. yada duyarlar, duymamazlıktan gelirler. Ama olsun, kardeşlerim onlar benim değil mi? Ha birde, kimseyi sevmiyorum biliyorsunuz siz değil mi? Ben takmam zaten kimseyi değil mi? Üzülmem ben hiç. Dinlemezler genelde beni. Ama olsun, kardeşlerim onlar benim değil mi? Çünkü anlatmam ben. İsterim ama anlatmam. Çünkü biliyorum ki ben, duyamazlar sesimi. Olsun ama. Olsun, ölmedik ya daha. Elbet geçer. Üzülürüm biter, gider takmazlar. Ama olsun kardeşlerim onlar benim değil mi?
17 Ekim 2012 Çarşamba
Bitiremediğim Yalancımsın
Biraz saçma. Evet, hatta çok saçma. Ben istedim benim olmamanı. Ama başkasınında ol dememiştim ki. Ellerimi en son sen tutarsın sanmıştım. Ellerini en son ben tutarım sanmıştım. Benden başkasına bakmazsın sanmıştım. O kadar masum bakıyordun ki, her ne kadar yanındaki ben olmasamda sana hep bakasım geliyordu. Alamıyordum gözlerimi, bensiz yapamazsın sanıyordum. Es geçtim hepsini. Yalan söylemezsin sanıyordum. Sen hep doğruyu söyler bilirsin sanıyordum. "Bana güvenmiyor musun?" dediğinde bile ben sana güveniyordum. Ben hep sana inanıyordum. Ellerin benim ellerimden başkasına dokunmaz sanıyordum. Ben o kadar çok inanıyor güveniyordum ki sana. Kendimden çok sevmiştim, kendimden çok inanmıştım ben sana. "Gözlerim senden başkasına bakmaz" bile derken tutuyor muydun başkasının elini? Peki başkasının yanındayken aklına hiç gelmiyor muydum? Onun yanında gülümserken, hiç içinden "O bana o kadar güvenirken yaptığım doğru mu?" diye sordun mu hiç? Ben hiç gitmeni istemedim. Evet belki dolduruşa geldim, haklılardı da bence. Sen beni çok sevmek yerine o kadar çok siklemedin ki. Ben seni ne kadar sevdiysem, o kadar aklına gelmedim. O kadar siklemedin, o kadar düşünmedin. Ben her yerde senin bilekliğine bakarak yanımda olduğunu hissediyordum. Bir kere olsun kolumdan çıkarmadım. Benim birde alışkanlığım vardır; dakika başı saate bakar 12:12, 14:14 falan olduğunda aklıma hep seni getirir, beni düşünüyorsundur diye mutlu oluyordum. 16:16 aldatmak demekmiş ya, bütün saattlere inanır 16:16ya inanmazdım ben. İstemezdim, inanmazdım. Başkasına bakmaz derdim hep. Her yerde senin adınla canlanırdım ben. Birileri "Onunla aranız nasıl?" dediklerinde 1 aydır konuşmuyoruz bile diyemiyordum. Çünkü daha önce söylediğimde hep "aaa siklemiyordur o çocuk seni ya" diyorlardı. Duymak istemiyordum, yada inanmak. Çoktan ayrılmışız biz aslında. Senin gözünde çoktan bitmişiz ki. Sana sen yeni okuluna gidince "Okulda kızlara bakarsan sikerim ebeni! Bakmıyorsun değil mi?" dediğim zamanı hatırlıyor musun? Sen bana "Senden başkasına bakmam" demiştin. Bu lafına inandığım için salak olmalıyım. Öyleyimde. Sıkıldım her şeyden. Senin yüzünden belki ağlamaktan, konuşmak için çabalamaktan, telefonumda hala isminin "HER ŞEYİM" olarak kayıtlı kalmasından ve hala o telefon numarasını silememekten, gülmekten, sıkılmaktan, ya anla işte. Her şeyden sıkıldım. Ve sen artık gözümde " Hala bitiremediğim yalancımsın.."
25 Ağustos 2012 Cumartesi
Umut

Oysa, benim çoğu hayallerim seninleydi. İlklerim, yaşamak istediklerim. Bilmiyorsun, herkesten çok seni sevdiğimi. Bilmiyorsun, senden vazgeçmeyeceğimi. Bilmiyorsun, mutlu olmam için tek sebebin sen olduğunu. Ben seninle yaşadığım onca hatıraları unutmaya çalışırken, sen hatırlamakta zorlanıyorsun belki. Keşke bilsen yanındaki kişilere verdiğin değerin on katını sana verdiğimi. Hatalar... Ah hatalar... Birde hatalarla bir şeyleri öğreniriz. Belki de öyle, ben sadece aynı hatayı tekrar tekrar yaptığım için herkesi kaybettim. Herkes diyorum ya, sadece sensin aslında. Ama nerden bilebilirsin senin herkese bedel olduğunu? Şimdi her şeyimi verebilirim dönmen için, döndüğünde ne olacağını bildiğim halde. Döndüğünde çok güzel olacak sanıyorum ya, yanlış işte. Yanlış. Sen bana döndüğünde ben sanıyorum ki eskisi gibi oluruz. Ben sanıyorum ki seni kıskanmam. Tek istediğim dönmen ya hani, bundan sonrasını hesaba katmıyorum. Aslında ben çok kıskansamda yanımda olmanın yeteceğini biliyorum. Seni neden kıskanıyorum biliyor musun? Çünkü ben seni bu kadar çok öz kardeşim yerine koyarken, sen sadece beni arkadaşın olarak görüceksin. Bi saniye ya, ne dönmesinden bahsediyorum ben? Olmayacak bir şeyi neden düşünüyorum? Belki hani olur ya.. Bir umut. Benim umudum sana karşı hiç bitmedi. Şuan belki hatalarım sayılmayacak kadar çok. Senin beni affedişlerin, verdiğin o binlerce şanslar. Benim onları kullanamam falan. Belki şuan beraber gülebilirdik. Film izliyebilirdik. Birbirimize bir şeyler anlatıp dertleşebilirdik. Telefonda konuşabilirdik. Ben bunları özledim. Seni, o yaptığımız şeyleri. Ben geçmişimizi özledim. Şuanki aklım o gün olsaydı diyorum şimdi, keşke. Keşke seni kaybetmeseydim. Bu kadar zaman oldu, ne kadar oldu bilmiyorum aslında tam olarak. Ama ben şuan sadece varlığınla yetiniyorum. Şu içimdeki uçsuz bucaksız sevgin varya, işte o şey. İnanmazsın ama ablama verdiğim değerden fazla. Dur bi saniye o kadar değil, eşit diyelim... Her şey bi yana çok zor be. Dönmeyeceğini bildiğim halde beklemek çok zor. Olmayacaığını bildiğim halde, umutlanmak çok zor. Her şey tamken, sensiz yarım kalmak çok zor. Çok zor be, ne kadar gülmeye çalışsakta çok zor. Çok zor günlerce belki mesaj atar diye beklemek. Çok zor sürekli yazdığın şeylerden umutlanıpta hiçbir şeyin olmaması. Şuan bu satırları okumanı istemiyorum aslında. Umarım okumazsında. Çünkü ben gene eskisi gibi sana blog yazıp yazıp barışmak istemiyorum. Gene aynı şeyleri yaşayalım, tekrar tekrar yarama tuz basılmasını istemiyorum. Eğer olurda girersen okuma olur mu? Aslında başta söylemem gerekirdi sanırım? Neyse, şimdi boşa konuşuyorum aslında ben, çünkü sen beni çoktan unuttun..
17 Ağustos 2012 Cuma
Eğer senin gerçek dostunsam;
Ben senden hiç vazgeçmedim kardeşim. Ben seni hiç unutmak istemedim, çünkü ne kadar içimi yesende sensiz yapamam. Bunu biliyorum. Bu yüzden üstelemek istemiyorum, unutmak istemiyorum. Unutma kardeşim, sen ne kadar bensizken ben o kadar seninleyim. Sen benim her zaman vazgeçilmezimdin, halada öylesin. Ben senden hiç gitmedim. Ben seni hiç bırakamadım kardeşim. Çünkü senin verdiğin mutluluğu bana hiç kimse veremedi. Bu yüzden hala sana kardeşim diye hitap ediyorum. Ve ben eğer senin gerçek dostunsam, ve yine bir gün gidecek zorunda kalırsam seni bulduğumdan daha iyi bir yere bırakmalıyım. O zaman dostluğumun hakkını vermişim demektir.
23 Temmuz 2012 Pazartesi
Kendimden bile bıkmışken zaten, karşımdakilerin bana dönmelerini bekliyemem.
Bıktım artık her şeyden. Sürekli hata yapıp, üzülmekten. Pişman olmaktan. Her seferinde yıkılmaktan, ayağa kalkmaktan bıktım. Hep hatalarım yüzünden birini kaybetmekten, onlar için ağlamaktan bıktım. Ara sıra mutlu olup, sonra mutsuz olup ağlamaktan bıktım. Her yıkıldığımda elimden tutan birisi olmamasından bıktım. Hep özlemekten bıktım. Bazen böyle tüm gün uyumak istiyorum. Kimseyi özlemeden, kimse için üzülmeden. Kimseyi üzmeden, kimseyi kırmadan, kimseyi düşünmeden. Sadece gözlerimi kapatıp uyumak istiyorum. Her seferinde aynı hatayı defalarca yapıp, üzülmekten bıktım. En çok sevdiğim kişilerin yanımda olmamasından bıktım. En çok sevdiğim kişiler gittikten sonra, her şeye yeniden başlıyamamaktan bıktım. Yeniden defter açamamaktan bıktım. Her gün defterime yazı yazarak ağlamaktan bıktım. Sahte gülümsemeler yapmaktan bıktım. Tüm hesapları dondurup sadece müzik dinlemek istiyorum bazen. Ama hiç bırakamıyorum geçmişimi. Ben her gün özlediğim kişilerin profiline bakmaktan kaçmaya çalışıyorum, ama hep bi his itiyo beni. Merak ediyorum. Belki döner, belki affeder, belki... Ne biliyim. Hep belki. Başka bi şey değil. Her gün belkilerle yaşamaktan bıktım. Her şeyden, herkesten bıktım. Sadece uyumak istiyorum şuan. Özlediğim herkesi unutmak istiyorum. Kendimden bile bıkmışken zaten, karşımdakilerden bana dönmelerini bekliyemem.
21 Temmuz 2012 Cumartesi
Mesela...
Mesela gel beraber olalım. Birlikte buluşup gezelim, sarılalım birbirimize. Dostluğumuzu canlandıralım. Lunaparka gidelim, sinemaya gidelim, tiyatroya gidelim. Mesela olur olmadık şeye gülelim. Eskilerimizi hatırlayalım, (ama iyi olanları) tekrar yaşayalım. Gözümüzde canlansın geçmişimiz. Hatalarımızı hatırlayalım, pişman olalım söz verelim birbirimizi bırakmayacağımıza. Mesela gel kahve falan içelim ya, tuz katıyım seninkisine ben. Yüzün buruş buruş olsun, gülelim. Kamera açalım, gene geçen sefer yaptığımız gibi birbirimiz hakkında bi şey yazalım. Sonra mektupla yollayalım birbirimize, mutluluktan gene ben ağlıyım. Kardeşimiz yerine koyalım birbirimizi, her gün daha fazla sevelim. Hepsi bu. Ha birde İçinden istiyosan yanımda ol, başkasının demesiyle değil. Başka bi şey istemiyorum.
12 Haziran 2012 Salı
Evrim Öztürk
Bugün tüm birbirimize yaptığımız yanlışları unuttum. Hatalarımızı bir yana, eskileri bir yana attım. Bugün bir kez daha seni ne kadar çok sevdiğimi anladım. Farkettimde ne kadar çok küssekte, aylar sonra yanımda seni görüyorum. Seninleyken üzüldüğümü hiç hatırlamıyorum biliyor musun? Tartışmalarımız pek olmuyor. Olsada küsüyoruz işte. Ama hep bir şeyler beni sana itiyor. Çünkü yüzümü hep güldürüyorsun. Diğerlerinden farklısın. Nedeni zaten gayet açık. Küstük mü tam küsüyoruz, barıştık mı tam barışıyoruz, güldük mü tam gülüyoruz, ağlıyorsak tam ağlıyoruz. Seninle konuşurken güldüğüm kadar hiçbir şeye gülmedim diyebiliriiim sanaa. En basit bir şeyi bile, komik hale getirebiliyorsun. İşte bu yanını çok seviyorum. Bir şeyin olduğunda gelip bana anlatıyorsun direk. Kötüysen direk söylüyorsun, öyle ters davranıp kötü olduğunu belli etmiyorsun. Belki kötü anılarımız oldu seninle, ama ben hepsini unuttum. Çünkü geçmiş geçmişte kaldı, neden yeni sayfalar açmıyoruz ki? Anla işte kardeşim, seni çok seviyorum. Ha birde ANLATILMIYOR YAŞANIYORSUN. Neyse, hiç gitme. 9 Haziran 2012 Cumartesi
Eksik
Her şey istediğim gibi. Ama bir şeyler eksik. Bir yanım hep boş. Aslı yanımda, Birsen yanımda, Evrim yanımda, Hafize,Yaren, Zeynep, Halil. Hepsi yanımdalar. Onları geç, Emre yanımda. Şuan mutluluktan ölmek yerine ağlıyorum. Neden bilmiyorum. Aslında biliyorum, ama bunu söylemeye korkuyorum. Çünkü günlerdir belki de haftalardır senin ismini anmıyorum. Her ne kadar mutlu gözüksemde, takmıyor gibi gözüksemde, hep yanımda olmasını istediğim 2. kişi var. Emreyle bile eşit tuttuğum kişi var. Eskiden kardeşim dediğim, hatalarım sonucu kaybettiğim kişi var. Belki şuan uyuyor, beni unutmuş bir şekilde. Karşıma alıp sımsıkı sarılmak istediğim kardeşim var. Var diyorum, olmadığını bildiğim halde. Bilmiyor özlediğimi, bilmiyor şuan ondan bahsettiğimi. Günlerdir kimseye ismini söylemiyorum. Bahsetmiyorum bile. Emre yönünden o kadar mutluyum ki. Ama sana o kadar çok değer verdim ki ben. O kadar çok sevdim ki, o kadar çok kardeşim yerine koydum ki seni. Ben senin için kendimi değiştirdim biliyor musun? Fakat daha konuşmadan silip attın. Eskiden bana kardeşim diyen kardeşim, şuan beni özlemeyi bırak, hatırlamıyor bile. Emre için bile bu kadar ağlamadım biliyor musun? Ben sana hep kardeşim dedim, evet biliyorum değerini bilemedim. Şuan belki farkına varıyorum ama sonunda farkına varmam bile yetmez mi? Biliyorum bir daha olamayız"Biz". Demezsin bana içten içe "Kardeşim". Belki yeniden "Biz" olsak bile bilirim bu sefer ben sana ölsem bile sen beni eskisi gibi görmezsin. Çünkü senin gözünde hep yalnızım. Haklısın aslında, sensizken yapamıyorum. Başkasını koyamıyorum yerine, istemiyorum çünkü senden başkasını. Böylece yalnız kalıyorum. Sen her zaman başkasına her şeyim derken, ben sen olmadığın halde sana her şeyim diyorum. Her şeyim yerine koyuyorum. Aylardır ismini anmamam bile bir mucize. Aylar sonra, ilk defa kendimi tutamıyorum. Kendime söyleyemediğim şeyleri şuan buraya döküyorum. Aslında olmasanda oluyor. Ama hep eksik hep yarım. Bazen aklıma geldiğin an şarkımızı dinliyor, seninle süslenmiş anılarımızı düşünüyorum. Bugün aynaya bakıp, sonunda "..... ile olan anılarımızı özledim" dedim. Bunu nasıl başardım bilmiyorum. Nasıl söyledim bunu kendime bilmiyorum. Şuan şarkımız çalıyor. Anılarım depreşiyor, gülümsüyorum. Daha sonra değerini bilemediğim aklıma geliyor, üzülüyorum. Başkaları senin her şeyin olsada, sen benim hep her şeyimsin. Garip değil bunları söylemem aslında. Çünkü geçen küsmelerimizde de hep sayemde barıştık. Küsme sebebimizde zaten bendim ama. Olsan, eskisi gibi olamayacağız, ama değerini hep bileceğim. Olmasan, senin için fark yapmayacak, benim bir yanım hep boş kalacak. Seni özlüyorum, eskisi gibi olmayacağımızı, "Biz" olmayacağımız, mesaj atmayacağını bile bile. Ama benim içimde bir umut var, sen her ne kadar nefret edip unutsan bile. Sen hep benim vazgeçilmezimdin. Halada öylesin... Her neyse özledim, bu kadar.
7 Haziran 2012 Perşembe
Tatil demek...
Eveet... Sonunda okullar kapanıyor. Ve bu demek oluyor ki seni 3 ay boyunca göremeyeceğim. Daha sensiz bir hafta sonunu geçiremezken, bu 3 ay boyunca ben ne yapacağım? Bir insan nefesi olmadan yaşayamıyorsa, bende sensiz yaşayamıyorum. Tatil demek; deniz, kum, güneş demek değil. Sensizlik, yalnızlık, özlemek demek. Herkesin yaz aşkı olur ya, benim yaz aşkımda sen ol istiyorum. Benim yaz aşkım, kış aşkım, sonbahar aşkım falan sen ol yani. Sen ol. Sadece sen. Sensiz tek gün geçirmek istemiyorum. Ve bu imkansız. Olsun ama, istemek suç değil ya. Tatil demek; bütün gün seni düşünmek demek. Tatil demek; fotoğraflarına saatlerce bakmak demek. Tatil demek; senden mesaj beklemek demek. Tatil demek; yaşadıklarımızı hatırlayıp gülümsemek demek. Tatil demek; sensizlik demek. Tatil demek; seni özlemek demek. Yani tatil demek huzur demek değil....
25 Mayıs 2012 Cuma
Siktir Git
Bazı insanları cidden anlamıyorum ya. Baya baya anlamıyorum. Hayır bana yalancı derler ya bide boğazlarına yapışasım geliyor. Eski bir arkadaşım şuan hayatımda olmayan biriyle arkadaştı, sürekli benim profiline baktığını söyledi o hayatımda olmayan kişinin. Benim kimlerle küsüp kimlerle arkadaş olduğuma falan bakıp aptalca yorumlar yapıyormuş. Oysa ki kendini öyle bir övdürürdü ki. Sözde kimse umrunda olmazdı, sanalla ilgilenmezdi, takip etmezdi, götüne takmazdı, arkadan konuşmazdı. Oysa ki ben kendi hayatımı yaşarken o arkamdan yok onunla barışmış, yok bununla barışmış yüzsüz falan diyormuş. Ben onu kıçıma takmazken, yazdıklarımı üzerine falan alınıyormuş. Gururluyum diye dolanıyorlar birde ortalıkta. Ben en azından takip ediyorsam söylüyorum, özlediysem söylüyorum. Artık cidden çok sıktılar. Siktir olup git derken bile kendileri yapışıyorlar. Ha şuan sen beni takip ettiğin için bunları yazıyorsun diyorsundur. Şuan cidden sıkıldığım bunaldığım için yazıyorum bunları. Ve inşallah o burayı okuyordur. Üzerinede alsın bir zahmet. Şuan hala okumaya devam ediyorsan, Allah aşkına SİKTİR GİT hayatımdan, takip etmeyide bırak.
19 Mayıs 2012 Cumartesi
İstersen...
İstersen sev istersen sevme.
İstersen nefret et istersen etme.
İstersen deli gibi aşık ol istersen olma.
İstersen gül istersen gülme.
İstersen ağla istersen ağlama.
İstersen sil at istersen atma.
İstersen unut istersen unutma.
İstersen başkalarıyla çık istersen çıkma.
İstersen sevmiyorum de istersen seviyorum de.
İster iste ister isteme, ben seni her şeye rağmen seviyorum.
Unutma, ben ta en başında beni sevmediğini bildiğim halde seni sevdim.
İstersen nefret et istersen etme.
İstersen deli gibi aşık ol istersen olma.
İstersen gül istersen gülme.
İstersen ağla istersen ağlama.
İstersen sil at istersen atma.
İstersen unut istersen unutma.
İstersen başkalarıyla çık istersen çıkma.
İstersen sevmiyorum de istersen seviyorum de.
İster iste ister isteme, ben seni her şeye rağmen seviyorum.
Unutma, ben ta en başında beni sevmediğini bildiğim halde seni sevdim.
18 Mayıs 2012 Cuma
Ben Değil, Gözlerim
Hani hep demiştim ya, sevgine inanmıyorum diye. Bak yanılmamışım. O gülü attığım için hiç pişman değilim biliyor musun? Hemde hiç. Gerçek yüzünü gördüm böylece. Hala keşke atmasaydın diyenler var, aptallar mı onlar? Onlara gerçek yüzünü göstermedin mi yoksa? Hani demiştin ya, onu sevdiğimi inandırmak için kalbimi mi sökmem lazım diye. Gerek kalmadı. Çünkü beni sevmediğini gerçekten anladım. Belki o Hafizeye söylediklerinden sonra hala sevdim seni, doğru. Ama Aleynaya dediğin şey var ya, işte onu duyduğum an içimden bir parça koptu gitti sanki. Ağlıyamadım, çünkü sana değmezdi. Bırak seni sevmeyi, sana bakmaya bile değmezdi. O gözlerimin önüne gelme olur mu? Görmesinler seni, çünkü her seferinde daha çok seviyorlar seni. Ben değil bak, gözlerim. Seni her gördüklerinde daha çok seviyor, daha çok nefret ediyorlar. Her seferinde bunu yaşamamak için bir an önce gitmek istiyorum şu koskoca şehirden. Ben hala sana seni seviyorum diyebiliyorsam yüzsüzlüğümden değil, içten sevdiğimden. Artık gözlerimin önüne perde olma, çünkü onlar aynı perdeyi her seferinde görmekten bıktılar.
17 Mayıs 2012 Perşembe
Mutluyum Diyebiliyorum
15 Mayıs 2012 Salı
Dışarıda ki Mutluluk, Farkına Var
8 Mayıs 2012 Salı
7 Mayıs 2012 Pazartesi
Anı Yaşa
Yeni bir gün ve ben gene sensizim. Gerçi alıştım ama hani olur ya, her insan girdiği hayatta iz bırakır. Aynı o şekilde işte. Farketmedik ama hayatımızda her şey değişti. Değişmedi desekte. Her şey değişti, bizde değiştik. Ama hala o ilk günkü gibi değil miyiz? Sen Dağhancı ben Sarpcı. O ilk gündeki gibi birbirimizi tanıma çabasında değil miydik? Eski günlere dönmeyi isterdim ben mesela. Olduğun yerde gelecek deme, geldi de. Mutlu olacağız deme, mutluyuz de. "Anı yaşa" misali. Keşke diyorum şimdi, eski günlerimizde sana doysaydım, buluşsaydık, istediklerimizi yapsaydık, görseydim bir kere. İşte benim hayallerimde bunlar.
Son Söz
Ben senden önce ölmek isterim. Aslında gerçektende senden önce öldüm diyebilirim. Evet biraz basit oldu bu. Farkeder mi sence nefes almam? Herkesin elbet nefesi söner değil mi? Evet, kanıtlayabilirim. Sen benim nefesimdin. Gittin ve ben söndüm. Nefes alamamak nasıl bir duygu sen bunu biliyor musun? Hani böyle duvarların üstüne üstüne gelmesi. Daralmak, ağlamaktan başının zonklaması. En sevdiğin şarkıların bile başını şişirmesi. İnsanların üzerine üzerine gelmesi, dışarı çıksanda koca gökyüzünün küçük gelmesi. Sen bunları yaşadın mı sevdiğim? Belki de yaşadın. Belki de sahteydi gülüşlerin. Belki de yanından geçerken hep kokumu ciğerlerine çektin. Öyle bir derin nefes aldın ki, ciğerlerin birbirine sürtüştü. Kokumu çekmek için tüm havayı, tüm kokumu soludun. Belki de, nefesim, kokum içinde kalsın diye kokumu hep ciğerlerinde sakladın. Belki de o sıra öldün sevdiğim. Belki de o nefesimi, o kokumu ciğerlerinden çıkardın. Bir ucunda ölüm, bir ucunda nefesim. Sen bunu hiç tattın mı sevdiğim? Ben hep bunu yaşıyorum biliyor musun? Çünkü , ben senin kokunu bilmiyorum sevdiğim. Ben senin kokunu hiç tatmadım. Hergün senin kokundur diye soluyabildiğim kadar hava soludum. Ara sıra ağzı kokan pisliklerinde nefesi kaçmadığı değil.. Gülümsüyorsun değil mi... İşte o gülüş için ben her şeyimi vermeye razıydım sevdiğim. Seninle olmak için gerekirse her şeyimi satardım. Donsuz bile kalabilirim. Oysa ki bu söylediklerim senin için küçük bir oyun. Yaşadıklarımız küçük bir sevinç, gülümseme. Hani çocuklar cips alır, içinden oyuncak çıkarda sevinirler ya. Sonra da o oyuncak kaybolur... Bizimki de böyleydi sevdiğim. Ben istedim ki hep o oyuncak benim olsun, hiç kaybetmeyeyim. Belki de çok istedim seni, ne dersin? Belki de o kadar çok istedim ki... Kendimi kaybetmeyi bile göze aldım. Ahh, tamam dur saçma oldu değil mi? Kendimi kaybedersem nasıl seninle olabilirim? Bunu bile göze aldım ben. Sen mutlu ol diye, senin için defalarca ağlamamak için kendimi kaybetmeyi göze aldım... Bunları ben düşünürken sen belki de oynaşıp gülüşüyorsun,yemek yiyor, arkadaşlarınla dolaşıyorsun. Benim boğazımdan tek lokma geçemezken sen nasıl bensiz yemek yedin? Ben sadece belki seni görebilirim hayaliyle hep cama çıktım, defalarca unutmak için ismini yazıp karaladım.. Ha bide adını tükenmezle, karalamayı kurşun kalemle yaptım... Mantıklı değil mi? Ben senin ismini hiç karalıymadım.. Peki söyler misin bensiz nasıl nefes alıyorsun? Peki beni hemen nasıl unutabildin? Seni sevdiğimden dolayı üstün görmüyorum sevdiğim. Çünkü bu unutmaların, silmelerin benim için o kadar zor ki. Sen bunları tek saniyede yapabiliyorsun... Elbet herkesin son sözleri vardır değil mi? Benim son sözümde şu olsun; BENSİZ YAPAMA.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
